Son yıllarda Türkiye’de yükseköğretim kontenjanlarında meydana gelen düşüş, hem öğrenciler hem de eğitim camiası için önemli bir endişe kaynağı haline gelmiştir. 2023 yılı itibarıyla üniversite kontenjanlarındaki azalma, eğitimin niteliği, talep edilen meslekler ve ekonomik koşullar gibi pek çok faktörle ilişkili olarak incelenmektedir. Bu makalede, üniversite kontenjanlarındaki düşüşün nedenlerini ve olası etkilerini mercek altına alacağız.
Üniversite kontenjanlarındaki düşüşün altında yatan sebepler arasında ilk olarak, öğrenci sayısındaki azalma dikkate alınmaktadır. Türkiye’de doğum oranındaki düşüş, yıllar içinde yükseköğretim başvurularını da etkilemiştir. Özellikle 2000'li yıllardan itibaren genç nüfusun sayısındaki azalma, üniversitelere olan talebi doğrudan etkilemektedir. 2023 yılında, üniversitelere başvuran öğrenci sayısında önemli bir azalma gözlemlenmiştir. Bu durum, üniversitelerin kontenjanlarını azaltma kararı almalarına yol açmıştır.
Bir diğer önemli faktör ise, üniversitelerin eğitim kalitesine ilişkin endişelerdir. Öğrenciler, yalnızca diploma almak için değil, aynı zamanda iyi bir kariyer inşa etmek amacıyla üniversite seçimi yapmaktadırlar. Kaliteli eğitim veren ve mezunlarının iş bulma oranlarının yüksek olduğu üniversitelere yönelmeleri, diğer üniversitelere olan talebi düşürmektedir. Özellikle, bazı üniversitelerin öğretim kadrosu ve altyapı eksiklikleri, öğrencilerin tercihlerini olumsuz yönde etkilemektedir.
Ayrıca, sosyal medyanın etkisiyle öğrencilerin kariyer hedefleri daha belirgin hale gelmiştir. Gençler, kendi geleceklerine dair daha dikkatli ve hesaplı kararlar almakta, bu nedenle bazı üniversite programlarını tercih etmemeye başladıklarını belirtmektedirler. Özellikle sayısal ve fen bilimleri alanındaki bölümler dışındaki sosyal bilimler ve sanat dallarına olan talepteki azalma da, kontenjan düşüşünü tetikleyen etkenler arasında yer alıyor.
Ekonomik koşullar, üniversite tercihlerinin bir diğer önemli belirleyicisidir. Türkiye’nin genel ekonomik durumu, gençlerin eğitim için harcayacakları bütçeyi etkilemektedir. Ekonomik belirsizlik, ailelerin eğitim harcamalarını kısıtlama ve dolayısıyla daha az kontenjan açma kararı alma yönünde adımlar atmasına neden olmaktadır. Yüksek öğrenim maliyetlerinin artması, öğrenci sayısının düşmesine dolaylı olarak zemin hazırlamaktadır.
Ekonominin yanı sıra, işgücü piyasasındaki değişimler de üniversite kontenjanlarını etkilemektedir. Gençler, hangi alanların iş bulma açısından daha cazip olduğunu gözlemleyerek, üniversite programlarına olan taleplerini buna göre şekillendirmektedirler. Özellikle son yıllarda teknoloji ve mühendislik alanlarının popülaritesi artarken, bazı bölümlerin (örneğin, sosyal bilimler veya sanat dalları) daha az tercih edilir hale gelmesi, o bölümlerdeki kontenjanların azaltılmasına sebep olmaktadır.
Bunlara ek olarak, pandemi süreci de yükseköğretim sistemini etkilemiştir. Uzaktan eğitim döneminde birçok öğrenci, eğitim kalitesinin düştüğünü düşünerek tercihlerini yeniden değerlendirmiştir. Pandemi sonrası dönemde, birçok üniversite, öğrenci memnuniyetini artırmak amacıyla yeni stratejiler geliştirmek durumunda kalmıştır. Bu süreç, bazı üniversitelerin kontenjanlarını azaltma kararı almalarına yol açan bir dinamik oluşturmuştur.
Sonuç olarak, Türkiye’de üniversite kontenjanlarındaki düşüş, dikkatle ele alınması gereken bir konudur. Öğrenci sayısındaki azalma, eğitim kaliteleri, ekonomik koşullar ve işgücü piyasasının talepleri gibi birçok faktör, yükseköğretim sistemini doğrudan etkilemektedir. Bu durum, sadece öğrencileri değil, aynı zamanda üniversiteleri ve eğitim politikalarını da etkilemektedir. Gelecekte bu durumu aşmak ve yükseköğretim sistemini güçlendirmek adına stratejik adımlar atılmasının önemi giderek artmaktadır.