Alparslan Türkeş, Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi tarihinde derin izler bırakmış önemli bir liderdir. 4 Nisan 1997'de vefat eden Türkeş, Türk Milliyetçiliği’nin önemli isimlerinden biri olarak anılmaktadır. Türk siyasetinin önemli figürlerinden biri olan Türkeş, liderlik ettiği Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ile birlikte Türk siyasi tarihine damga vurmuştur. Vefatının üzerinden 28 yıl geçmesine rağmen, Türkeş’in idealleri ve siyaset anlayışı, günümüzde de birçok kişi tarafından saygıyla anılmakta ve tartışılmaktadır. Bu yazıda, Alparslan Türkeş'in hayatını, siyasi kariyerini ve vefatının ardından geride bıraktığı mirası inceleyeceğiz.
Alparslan Türkeş, 25 November 1917’de Kıbrıs'ın Larnaka şehrinde doğmuştur. Ailesi, Milli Mücadele döneminde Türkiye’ye göç eden Kıbrıs Türkleri’ndendir. Genç yaşlarından itibaren milli duygularla yetişen Türkeş, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun olduktan sonra, askeri kariyerine yönelmiş ve 1948 yılında subay olarak TSK'da görev yapmaya başlamıştır. Kore Savaşı’nda da yer alan Türkeş, bu dönemde milliyetçi düşünceleri geliştirmeye başladı. Peki, Alparslan Türkeş ne zaman ve nasıl siyasi hayatına adım attı?
Türkeş, 1960 yılında gerçekleşen askeri darbe sonrasında, Türk siyasetinde etkili olmaya başladı. 1965 yılında 3. Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) seçimlerinde Milliyetçi Hareket Partisi'ni (MHP) kurarak, Türk milliyetçiliğinin önemli temsilcisi haline geldi. Partisinin ideolojisini 'Türkçülük' üzerine inşa eden Türkeş, Türk toplumunun her kesiminden destek görmeye başladı. 1970’li yıllarda siyasetteki etkinliği giderek arttı. Özellikle gençlerin ve ülkücülerin yoğun destek aldığı bir lider haline geldi. Ülkücü hareketin lideri olarak, Türkiye’nin siyasi gündeminde sıklıkla yer almaya başladı.
Alparslan Türkeş, 1997 yılında yaşamını yitirdiğinde, ardında birçok hayran, destekçi ve sadık bir takipçi bırakmıştır. Vefatının ardından, 4 Nisan, Türk Milliyetçiliği açısından önemli bir tarih ve anma günü haline gelmiştir. Mezarı, Ankara’nın Huzur Mezarları'nda yer alıyor ve her yıl birçok ülkücü tarafından anma etkinlikleri düzenleniyor. Türkeş’in hayatı, Türk milliyetçiliği ve siyaseti üzerine derin bir araştırma konusu olmaya devam ediyor. Özellikle, onun siyasi düşünceleri ve hayat felsefesi, Türkiye’deki pek çok genç nesil tarafından benimsenmekte, tartışılmakta ve hayata geçirilmekte.
Alparslan Türkeş’in hayatı ve mücadelesi, sadece siyasi bir kişilik olmanın ötesinde, birçok insan için bir sembol olmuştur. Türk milletinin birliği, beraberliği ve milli değerlerine sahip çıkmasının önemi, Türkeş’in idealleri arasında önemli bir yer tutmaktaydı. Onun liderlik vasfı, Türkiye’nin yakın tarihindeki bazı zor dönemlerde Türk milletinin kenetlenmesine vesile olmuştur. Bugün, onun anısını yaşatmaya çalışan birçok dernek, vakıf ve grup, Türk milliyetçiliğinin alevini söndürmemek adına mücadele ediyor.
Sonuç olarak, Alparslan Türkeş’in hayatı ve mirası, Türk siyasi tarihinin önemli sayfalarından biri olarak hatırlanıyor. Vefatının 28. yılı dolayısıyla yapılan anma etkinlikleri, onun düşünceleri ve mücadelesi üzerine yeniden düşünmemize vesile oluyor. Türkeş’in bıraktığı dünya ve idealler, Türk gençliği arasında güçlü bir etki yaratmaya devam ediyor. Milliyetçi hareketler, onun hayatında gördüğü liderlikten ilham alarak, benzer yolda yürümeye çalışmalarını sürdürüyorlar. Bu nedenle, Alparslan Türkeş'in vefatı, sadece bir kayıp değil; aynı zamanda Türk milliyetçiliğinin yeniden dirilişi için bir motivasyon kaynağı olarak anılmaktadır.