Son yıllarda Avrupa'da yaşanan jeopolitik belirsizlikler, birçok ülkenin askeri hazırlıklarını gözden geçirmesine neden oldu. Özellikle Almanya, geçmişte devraldığı 'barışçıl dış politika' geleneğinden saparak, askeri harcamalarını artırma ve ordusunu modernize etme kararı aldı. Ancak, Savaşın eşiğinde bu adımların ne kadar etkili olduğu ve Almanya'nın gerçekten bir savaşa hazır olup olmadığı tartışmaları da beraberinde getiriyor.
Almanya, Soğuk Savaş sonrası dönemde askeri harcamalarını düşük seviyelerde tutmuştu. Ancak, Rusya'nın Kırım'ı ilhak etmesi ve doğu Avrupa'daki askeri etkinliklerini artırması, Berlin'in askeri stratejisini gözden geçirmesine neden oldu. 2022 yılında, Almanya hükümeti 100 milyar Euro’luk bir askeri modernizasyon paketi açıkladı. Bu bütçe, tanklardan uçaklara kadar birçok askeri donanımın güncellenmesi ve yeni teknolojilerin entegrasyonu için planlandı. Ayrıca, NATO'ya olan taahhütlerini yerine getirmek için savunma harcamalarını 2024 yılı itibarıyla gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 2'sine çıkarmayı hedefliyor.
Alman ordusunun (Bundeswehr) modernizasyonu, sadece yeni ekipman alımı ile sınırlı değil. Askeri eğitim programları da güçlendirildi. Çeşitli NATO tatbikatlarına katılım artarken, askerlerin savaş hazırlığı konusunda eğitimlere tabi tutulmasına da önem veriliyor. Ancak, bu hızlı değişime rağmen, ordunun mevcut durumu hala tartışmalı. Birçok uzman, Bundeswehr’in mevcut teçhizat ve insan gücünün savaş koşullarında yeterli olmayabileceğini savunuyor. Bu durum, ülkenin savunma kapasitesinin ne denli geliştiğine dair ciddi bir soru işareti yaratıyor.
Almanya’da kamuoyu, savaş hazırlıkları konusundaki tartışmalarla bölünmüş durumdaysa da genel olarak barışa yönelik bir tutum hakim. Özellikle tarihsel olarak savaşın yıkıcı sonuçlarının bilincinde olan Almanya'da, pek çok vatandaş savunma harcamalarının artırılmasını istemiyor. Barışçıl bir dış politika ve diplomatik çözüm yollarına yönelmenin daha etkili olacağına inanıyorlar. Ancak, artan güvenlik tehditleri karşısında hükümetin aldığı tedbirler, bazı kesimlerde destek bulmamakta.
Öte yandan, yabancı güçlerin, özellikle de Rusya'nın, Avrupa'daki askeri varlığı ve olası saldırganlıkları, Alman halkının savunma konusundaki fikirlerini değiştirebilir. Uzmanlar, bu durumun; güvenlik algısını, hükümete duyulan güveni ve savunma harcamalarına yönelik destek oranlarını etkileyebileceği öngörülüyor. Almanya'nın askeri ve politik liderleri, kamuoyunu savaşa hazırlamak için yoğun bir çaba içinde bulunuyor. Ancak, bu çabaların ne kadar etkili olacağı henüz belirsiz.
Tüm bu nedenlerle, Almanya'nın savaş için gerçekten hazır olup olmadığı sorusu, sadece askeri hazırlıklarla değil, aynı zamanda toplumsal bir mesele olarak gündemde kalmaya devam ediyor. Ülkenin geleceği için atılacak adımlar, sadece askeri stratejilerden değil, aynı zamanda halkın algıları ve istekleri ile şekillenecektir. Almanya'nın NATO içindeki rolü, Avrupa'nın güvenliği açısından kritik bir önem taşıyor. Ancak, bu sürecin nasıl ilerleyeceği, Berlin'in iç ve dış politikalarının nasıl evrileceğine bağlı olacak.