35 yaşındaki genç bir kadın, geçirdiği zorlu kanser sürecinin arka planındaki gerçekleri açıkladı. Meme kanserinin, bir süre sessizce ilerleyerek tüm vücuduna yayılmasıyla hayatını alt üst eden bu kadın, hastalığın nasıl geliştiğini, yaşadığı zorlukları ve toplumun bu konuda daha fazla bilgi sahibi olması gerektiğini vurguladı. “Hastalığım bir sessiz katil gibi,” diyor ve bu ifadeyle meme kanserinin ciddiyetini herkese anlatmak istiyor.
Meme kanseri, dünya genelinde kadınlar arasında en yaygın kanser türlerinden biri olmayı sürdürüyor. Ancak, bazı insanlar bu hastalığın hızla ilerleyebileceğini ve erken teşhisin hayat kurtarıcı öneminin farkında değiller. 35 yaşındaki Ebru Yıldız, yaşadığı bu kötü deneyimle birlikte, meme kanserinin gizli doğasına dikkat çekmek istiyor. Kendisi için hastalığın başlangıcında sadece hafif bir rahatsızlık hissettiğini belirten Yıldız, “Başlangıçta her şey normaldi. Sadece birkaç gün süren bir ağrı. Ancak ardından geçmeyen bir rahatsızlık ve şişlik başladı” diyor. Ebru, bu belirtileri göz ardı eden birçok genç kadının olduğunu ve bu durumun kanserin milyonlarca kadının hayatını tehdit eden bir sorun haline gelmesine yol açtığını düşünüyor.
Ebru Yıldız, meme kanseri teşhisi konulduktan sonra, bu süreçte yaşadıklarını çevresiyle paylaşmaya karar verdi. Bu sayede toplumda kanser hakkında farkındalık yaratmayı ve insanların kendi sağlıklarına daha fazla önem vermelerini sağlamayı hedefliyor. “Hastalık, kendini gizleyerek geliyor. Birçok genç kadın, yaşadıkları rahatsızlıkları ciddiye almıyor. Meme muayenesinin önemini anlamalıyız” diyor. Ebru, meme kanserine dair yapılan erken tespitlerin önemine vurgu yaparak, muayenelerin yaşam kurtarıcı olduğunu belirtiyor. Erken teşhis, kanserin yayılma riskini azaltırken, hastalığın tedavi edilebilirliğini de artırıyor.
Ebru Yıldız, kendi deneyimlerinin yanı sıra kanserle mücadele eden diğer genç kadınlardan da hayat hikayeleri alarak, sesini daha da güçlendiriyor. Kanser tedavisi süreci sırasında yalnız olmadığını hissetmek, birçok hastanın moral ve motivasyonunu artıran önemli bir faktör. Ebru, kendi hikayesini paylaşarak, yalnızca kendi hayatını değil, birçok kadının hayatını değiştirebileceğinin bilincinde. "Sesimizi duyurmak için elimizden geleni yapmalıyız," diyor ve bu çağrının diğer kadınları da harekete geçireceğini umuyor.
Meme kanseri söz konusu olduğunda, toplumda yaygın bir yanlış anlama var. Genç yaşta kanser olmaz düşüncesi, birçok kişinin ihmalci davranmasına yol açıyor. Ebru, bu noktada toplumda bir farkındalık yaratmanın ve özellikle genç kadınları bilinçlendirmenin önemine dikkat çekiyor. “Duyduğumda hepimizin aklındaki soru şu: Benim başıma gelmez. Ama gelmiyor diyerek geçiştirdiğimiz her gün, kendimizi daha büyük bir riskin altına sokuyoruz” diyerek, genç kadınları dikkatli olmaya davet ediyor.
Sonuç olarak, Ebru Yıldız, kanserin yalnızca fiziksel değil, duygusal olarak da yıpratıcı bir süreç olduğunu vurguluyor. Bu nedenle hastalığın tedavisinde yalnız olmadıklarını hissetmeleri ve kendilerini destekleyen bir çevre oluşturabilmeleri gerektiğini savunuyor. “Kanserle savaşırken kendimizi kaybetmemeliyiz, güçlü kalmalıyız,” diyor. Ebru, yaşadığı bu zorlu süreçte uzun bir yolculuktan geçtiğini ve hasta olmanın kendisine yeni bakış açıları kazandırdığını belirtiyor. “Sonuçta bu süreç beni ben yaptı ve diğer kadınların da seslerini duyurabilmesi için mücadele etmeye devam edeceğim” diyerek, farkındalık yaratma yolunda kararlılıkla yürümeye devam ediyor.